“Küreselleşme ve İş Etiği”
Etik ve İş Etiği. Etik ya da ethikos “alışkanlık, töre” anlamına gelen “ethos” sözcüğünden gelir (ἔθος: Gewohnheit, Sitte; custom, habit; habitude, mœurs). Felsefi etik ya da törebilim genel olarak insanlar için ussal ya da en iyi yaşama yolunun ne olduğunu, insan mutluluğunu ve iyiliğini hangi davranış ölçünlerinin yükselteceğini araştırır. İş etiği bireyin ve toplumun gönencini ve iyiliğini yükselten iş davranışlarının neler olduğunu araştırır. Alışkanlıklar da değişime uğrar, ve o zaman önemli olan soru tüm alışkanlıkların ya da törelerin eşit değer de mi olduğu, yoksa evrensel ya da gerçek törel normların mı bulunduğudur. Küresel etik ve küresel iş etiği gerçek evrensel törel normların varolması koşulunda olanaklıdır. Eğer normlar yalnızca göreli ve bir evrensel ölçün yoksa ise, o zaman her biri kendi için meşrudur, hiç biri ötekinden daha iyi ya da daha doğru değildir. İş etiği alanında hem realitede hem de kuramsal alanda ağır basan görüş küresel-evrensel insanlık normlarının bulunduğu görüşüdür.
İş etiği ya da şirket etiği (Business ethics, corporate ethics) gibi bir olgunun bütün bir tarih boyunca varolmasına karşın, akademik bir kavram olarak kabul edilmesi göreli olarak yenidir ve Batıda ilk kez ABD’de 1970’lerden sonra kullanılmaya başlamıştır. İş etiği özel olarak iş dünyasındaki davranışların törel niteliğinin değerlendirilmesi ile ilgilenir, çünkü iş ilişkileri de özsel olarak insan gönenci ve iyiliği ile ilgilidir. İş etiği insan gönenci ve insan iyiliği kavramlarını bireysel çıkar, kazanç, kâr karşısında birincil olarak, aslında onların temeli ve olanağı olarak kabul eder. Buna göre şirketlerin ekonomik niteliklerinin yanısıra toplumsal ve politik rolleri de vardır.
Şirket Etiği. Şirket yasal olarak tüzel bir kişidir. Böylece hakları olduğu gibi ödevleri de vardır. Şirket aynı zamanda moral bir kişidir, çünkü başka tüzel ve gerçek kişiler ile ilişkilere girer, kararlar alır, ve bunların doğruluk ve eğrilikleri açısından tıpkı gerçek bir kişinin, bir insanın olabileceği gibi sorumluluk üstlenmesi gerekir. Şirketin yönetiminde şirketin çıkarı biricik ilgili nokta değildir. Şirketin ilişkili olduğu başka kişileri, çalışanlar, müşteriler, şirket ile iş gören başka şirketler, topluluklar, politik örgütler, sendikalar vb. tümü de gerekli olduğunda şirket kararlarında dikkate alınması gereken yanlardır (Edward Freeman). Şirket toplumdan yalıtılmış soyut bir varlık değildir ve kâr olarak değer üretmesi bile ancak kârdan başka değerlere de değer vermesi, insanlık değerlerini hesaba katması ile olanaklıdır.
Ekonomi ve Etik. Ekonomik ilişkiler törel ilişkilerdir, öyle ki, törel olmayan ekonomi gerçekte ekonomi kavramına uygun düşmez. “Toplum” (insan birlikteliğinin Aile ve Devlet biçimlerinden ayrı olarak) insan gereksinimlerinin karşılanması alanıdır. Tutucu geleneksel toplum biçimlerinde gereksinimler aşağı yukarı yalnızca durağan yaşam biçimlerinin sürdürülmesi ile sınırlıdır ve üretimin ve değiş-tokuş etkinliğinin düzeyi gündelik tüketimin sınırlı karakteri tarafından belirlenir. Bu geleneksel uyruk toplumları ile karşıtlık içinde, modern yurttaş toplumları (sivil toplumlar) gereksinimlerin sürekli ve sınırsız artışı ile nitelenir, ve buna göre kitlesel üretim ve kitlesel tüketim aynı sürekli ve sınırsız artış karakterini gösterir. Bu pazar ekonomisidir, onda üretim salt bireysel tüketim uğruna değil ama pazar uğrunadır, ve onda şirketin etkinliği bireysel ve toplumsal gereksinimin kesintisiz artışı tarafından güdülenir. Bu gelişen ve büyüyen ekonomik sürece koşut olarak, toplumun törel ve yasal yapıları da sürekli değişim içindedir.
Bu süreç bir yandan geleneksel toplumlar ve kültürler türlülüğünü küresel bir türdeşlik kültürüne doğru şekillendirir ve birleştirirken, öte yandan sürekli olarak yeni törel ölçünlerin ve yeni yasaların belirlenmesi ekonomik ve politik sürece büyük ölçüde yanılma-sınama yöntemleri ile ilerleyen bir süreç görünüşünü verir. Ekonomik gelişme törel gelişmeyi yanında getirir, ve törel problemlerin ortaya çıkışı sık sık törel bozulma olarak algılanır.
Törel bozulma dönemleri ekonomik bozulma dönemleri olarak görünür. Örneğin 1980 ve 90’larda ABD’de “Tasarruf ve Kredi Bunalımı” olarak bilinen olay 3,234 varolan finans kurumundan 1043 adedinin iflasında sonuçlandığı zaman, ya da 2001 Enron skandalı ve 2003 (ve sonrasında) Siemens’in kronik skandal kültürü açığa serildiği zaman, 2007-08 küresel finans bunalımı yaşandığı zaman, bunlardan genellikle törel bozulmanın ekonomik bozulmaya yol açtığı vargısı çıkarılır. Burada hırs ve kâr etmenlerinin dürüstlük ve güven kaygılarının önüne geçmesi ve törel kaygılar ile karşıtlık içinde belirleyici olması söz konusudur. Oysa “törel bozulma” olarak görülen şey gerçekte yalnızca moral ve törel hamlıktır ve törelliğin askıya alınmış göründüğü böyle dönemler gerçekte törel deneyimin büyümesine, daha yüksek bir törelliğe, daha bilinçli yasal düzenlemelere, ve daha sağlam ve sağlıklı bir ekonomiye götürür.
1999’da dek Almanya’da yurt dışında rüşvet vermek yasal olarak kabul ediliyor ve giderek şirketler rüşvetleri vergilendirilebilir gelirlerinden düşüyorlardı. Bu durum kendisi ancak 1977’de ülke dışında rüşvet verilmesine karşı yasa çıkaran Birleşik Devletler’in baskısı altında değişti. İş dünyasındaki davranış ölçünlerinin doğruluk ve dürüstlük yönünde belirlenmesi, insanın eğrilikten değil ama doğruluktan yana olması zeminini ceza korkusu, yarar beklentisi vb. gibi dışsal etmenlerde değil, ama insanın içsel törel doğasında, törel ussallıkta bulur.
Sözleşme. İş ilişkileri ister bireyler ister şirketler arasında olsun sözleşme ilişkileridir, ve sözleşme yanların özgür istençleri ile girdikleri bir alış-veriş anlaşmasıdır. Sözleşme tüzel kişileri, haklarının bilincinde olan bireyleri gerektirir. Bu düzeye dek sözleşme gerçek anlamda ancak özgür toplumlarda, Yurttaş Toplumlarının tüzel, moral ve törel olarak gelişmiş bireyleri arasında olanaklıdır. Sözleşme de tıpkı teknoloji gibi ekonomik gelişimin özünde yatar, öyle ki bir toplumun gönenci, varsıllığı ve en sonunda mutluluğu sözleşmelerin yerine getirilmesinin, onun törel karakterinin yükseliğinin bir ürünüdür.
Sözleşmenin güdüsü sözleşmeye giren yanların öz-çıkarlarıdır. İş etiğinin belirlenimi sözleşmede bulunan yanların sözlerini yerine getirmeleridir. Bütün bir modern ekonominin işlemesi, dolayısıyla gönenç bireysel ve toplumsal törel karakterin başarımıdır.
Törebilim. Törebilim insanın törel yaşamına insanın kendisi tarafından getirilen belirlenimleri bilme isteğinden doğar. Törebilim törel kavramları inceler, törel ölçünler ya da normlar üretmekle ilgilenmez. Bu son iş özel ve kurumsal bireylere aittir, çünkü özgür birey ussaldır, ve çünkü her bir kurumun kendine özgü koşulları ve durumları genel olarak geçerli olacak ve ancak yaptırımlar ile yürütülebilecek kurallar getirilmesini olanaksızlaştırır. Töre yasa değildir.
İş Etiği. Törebilim (ethics) bütününde insan ilişkilerinin bilgisini konu alırken, “iş etiği” ya da “iş törelliği” genel olarak toplumsal ilişkileri inceler, çünkü toplum alanı (aile ve devlet alanlarından ayrı olarak) insan ekonomik ilişkilerinin alanıdır. Giderek şirket etiği bile yalnızca şirket içi davranış ölçünlerinin saptanması ile ilgilenmekle kalmaz, ama şirketin tüzel bir kişilik olması ölçüsünde şirketin başka tüzel ve gerçek kişiler ile ilişkilerinde törel ölçünlerin saptanması ile de ilgilenir.
Toplumda insanlar gereksinimlerini karşılama amacıyla bir araya gelirler. Bireylerin mülkiyet iyeleri olan özgür kişiler olarak ilişkileri çıkar ilişkileridir, ve törellik bu ilişkilerin tek-yanlı değil ama karşılıklı çıkar ilişkileri olmasını gerektirir. Bireysel çıkar törel bir belirlenimdir. Ancak öz-çıkar duygusu hırsa dönüştüğü ve kendini başka her değerin üzerine koyan bir karar ve eylem güdüsü olduğu zaman törel ve dolayısıyla ekonomik karakterini yitirir, törel ve yasal belirlenimler ile çatışma içine düşer. Ekonomi hakkın çiğnenmesi değil, tam tersine hakkın edimselleşmesi ortamıdır, çünkü ekonomik ilişki özgür bireyler arasındaki sözleşme ilişkisidir ve sözleşmede her iki yanın hakları ve yükümlülükleri eşittir. Törel iyilik ve törel doğruluk ekonominin ve böylece toplumsal gönencin güvencesidir.
Küreselleşme. Ekonomik olarak, Küreselleşme bütün bir yeryüzünün tek bir Pazar biçimini kazanması anlamına gelir. Toplumsal olarak, Küreselleşme Yurttaş Toplumunun evrensel toplum modeli olarak gerçekleşmesi, dünya toplumlarının tek bir Toplumun, Yurttaş Toplumunun karakterini kazanması demektir. Politik olarak, Küreselleşme insanlığın istencini özdeş yasalarda anlatması, özgür istenç birliğini anlatan bir evrensel insanlık Anayasası altında varolmasıdır. Kültürel olarak, Küreselleşme kültürel-çoğulculuğun eksiksiz uygarlık düzleminde ortadan kaldırılması, gerçek insan değerleri düzleminde tüm kültürlerin eşit ölçüde yüksek, eş deyişle ideal olarak türdeş yapılar kazanmasıdır.
Ekonomi ve Küreselleşme. Küreselleşme yalnızca ekonomik ilişkilerin değil ama özgür ekonomik ilişkilerin olmasını öngerektirir. Bu tüm gümrük sınırlamalarının ortadan kaldırılması, bütün bir yeryüzünün tek bir sözleşme ve pazar olması, yeryüzünün tüm toplumlarında uyrukların hakları, ödevleri ve politik istençleri olan bireyler olarak yurttaş karakterini kazanması demektir. Yurttaş Toplumu ulusal, etnik, dinsel, ırksal, sınıfsal, eşeysel vb. tüm kültürel ve doğal ayrımları bir yana bırakan ve insanları özgür bireyler olarak alan ekonomik ilişkiler alanıdır. Gerçek ekonomik etkinlik dürüstlüğü, doğruluğu, sorumluluğu gerektirir, ve bu karakter ise ancak birey tarafından, kendi istencinin ve duyuncunun bilincinde olan eğitimli ussal insan tarafından başarılır.
Törel Görelilik ve Kültürel-Çoğulculuk. Törellik kavramı görelilik anlatmaz: Törel olan, kavramın nesnel karakterinden ötürü, kendinde haklı, doğru ve iyi olandır. Bir kültürde ya da bir tarihsel dönemde haklı, doğru ve iyi olan bir başkasında öyle olmayabilir. Dinsel doğrular ve eğriler, sorgulanmadan kabul edilen gelenekler, korku ve yetke üzerine dayanan görenekler kültürden kültüre türlülük gösterir. Birinde kabul edilen belirlenimler bir başkasında yanlış olarak görülüp kınanabilir. Benzer olarak, yasalar çağdan çağa, kültürden kültüre türlülük gösterir, birinde haklı olan pekala bir başkasında bütünüyle haksız görülebilir. Bu kültürel görelilik kültürel çoğulculuk denilen şeydir ve evrensel bir İyinin, küresel bir İyinin varlığı ile geçimsizdir. Oysa törel yaşam iyi olarak iyi uğruna, doğru olarak doğru uğruna belirlenen yaşamdır. İnsan doğası ya da insan özü evrenseldir, ve salt bu olgu kültürel İyilerin üstünde ve ötesinde evrensel bir İyinin varlığını gerektirir. Ussal insan doğasının belirlenimi olan saltık iyi ve doğru nitelikleri tüm göreli iyileri ve doğruları kendine doğru çeken ve onları sürekli ortadan kalkış ve daha doğru ve daha iyi olana doğru gelişim sürecinde tutan etmendir.
Küreselleşme ve Törel Normların Evrimi. Küreselleşme törel normların değişimlerinde bir evrimi, bir gelişmenin yer almasını ön-koşulu olarak gerektirir. Dahası bir türdeşleşmeyi, evrensel bir ekonomik-törel ilişkiler alanının, evrensel bir kültürün şekillenmesini ister. Ve bu türdeşleşme tikel bir tarihsel kültürün törel normlarını değil, evrensel insanlık normlarını varsayar. Küreselleşme insanlığın özsel olarak ussal bir varlık olduğunu, doğrudan, iyiden, güzelden yana olduğunu varsayar. Aristoteles “kentin ereği ve amacı iyi yaşamdır” diyordu (Politika). Şimdi kent bütün bir yeryüzü olmaktadır. Ve yine Aristoteles “toplumsal yaşamın kurumları bu erek için araçlardır” diyordu. Şimdi bu kurumlar tüm bireyler için, tüm insanlık için gönenç ve mutluluk yaşamının güvenceleri olmaktadır. Çünkü insan özsel olarak ussal bir varlıktır.
Kötü Ekonomi ve Geri Törellik. Gönenç (refah) ancak çabanın sonucu olabilir, hırsın ya da sömürünün değil. Hırs yasadışı değildir. Ama törel değildir. Hırs üzerine dayalı ve buna göre ussal törel normları, giderek yasaları bile çiğneyen “ekonomi” biçimleri vardır. Güdülerini hırstan alan bu “ekonomileri” rüşvet, kayırmacılık, giderek dolandırıcılık gibi etmenler nedeniyle gerçekte ekonomi karakterini taşımaz, en iyisinden kötü bir ekonomi adını hak eder. Böyle ekonomiler, ister bireysel isterse kurumsal ölçekte olsun, henüz törel karakterin gelişmediği bir evreye özgüdür. Gerçekte, törel gelişimin modern özgürlük dönemini karakterize ettiği düzeye dek, ekonomik gerilikler genel olarak törel geriklerin bir izdüşümüdür.
Aziz Yardımlı