B20: Yolsuzlukla Mücadeleyi Ne Zaman Kazanacağız?
Tam bir trilyon dolardan; ağır çevresel ve sosyal yıkımlardan bahsediyoruz.
Dünya ekonomisindeki 3. büyük sektör olan yolsuzluk yok edilmedikçe, huzurlu ve müreffeh bir dünyada yaşamak zor. Dünya ekonomisine yön veren G20 (Group of Twenty) de bunun farkında ki, Business 20 (B20) bünyesinde oluşturulan Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu altında çalışmalarını uzun zamandır sürdürüyor. Küresel ekonominin %85’ini temsil eden bu ülkelerin iş dünyalarının oluşturduğu B20’nin çalışmaları dikkat çekiyor. 2015 yılında Dönem Başkanlığını Türkiye’nin yaptığı G20 Zirvesi, konunun Türkiye’de de daha dikkatli bir şekilde ele sağlayacak gibi. Biz de IN Magazine’in ilk sayısından, kapsamlı bir G20, B20 dosyası hazırlayarak, 2015 Zirvesi’ne dikkat çekmeyi, konu hakkındaki bilgi ve farkındalığın artırılmasını sağlamaya çalıştık. Gelin şimdi, 1975 yılından başlayarak bugünlere gelen büyük küresel yürüyüşün ve yolsuzlukla mücadele konusunda ortaya çıkan yapılanma ve kararların tarihinde kısa bir tarihsel gezintiye çıkalım. Anlatılan hepimizin hikâyesi ve bu serüvenin daha mutlu bir sonla bitebilmesi için de sivil toplum, kamu ve iş dünyasının sıkı ve istikrarlı bir işbirliğine ihtiyaç olduğu açık…
Açık bir gerçekle başlayalım: Ekonomiye yön verenler dünyaya da yön verir. Endüstri devriminden ve genel olarak kapitalizmin bir sistem olarak kendini inşa etmesinden bu yana, dünya üzerindeki tüm sosyal, politik ve kültürel gelişmelerin; savaşların ve barışların; sınıfsal, cinsel, sosyal ve kültürel eşitsizliklerin ve eşitlik mücadelelerinin gerisinde hep bu basit gerçek yatıyor. Kapitalizmin, kendisini ulus devletler çerçevesinde inşa etmesiyle birlikte ekonominin büyük yıkımlar yaratabildiği gibi, insani gelişim için büyük olanaklar da ortaya çıkarabildiğini büyük bir açıklıkla gördük. Gezegenin ve insanlığın geleceğine bu kadar dramatik etkilerde bulunan ulusal ekonomilerin birbirinden bağımsız, ortak politikalar geliştirmeden hareket etmeleri düşünülemezdi.
Düşünülmedi de ve 1975 yılında dünyanın en büyük ulusal ekonomilerine sahip altı ülke bir araya gelerek bu anlamda ilk birlikteliği uluslararası kamuoyuna duyurdu. Fransa, Batı Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD’ye bir yıl sonra Kanada’nın da katılmasıyla Group of Seven, yaygın ismiyle G7 kurulmuş oldu. Sonrasında Rusya’nın katılmasıyla birlik sekiz üye ülkeye çıktı ve G8 ismiyle anılmaya başlandı.
Geçtiğimiz 40 yılda büyük teknolojik, örgütsel ve bölgesel değişimler yaşayan dünya ekonomisine paralel olarak, “Yükselen Piyasa Ekonomileri”nin de bu büyük uluslararası işbirliği organizasyonuna dahil edilmesi yavaş yavaş bir gereklilik halini aldı ve G7nin G20’ye dönüşüm süreci de start almış oldu. Bu çalışmalar ise 26 Eylül 1999’da, G7 Maliye Bakanları Zirvesi’nde meyvesini verdi. Artık dünya ekonomisinin gidişatına, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülkeden ve Avrupa Birliği Komisyonu’ndan oluşan G20 yön verecekti.
B20 veya İş İnsanları Devreye Giriyor
Günümüz dünyasında, kamu yönetimi, iş dünyası ve sivil toplum sacayağının bir araya gelmediği hiçbir organizasyonun derinden bir etki yapma şansı olmadığını söylemekte sakınca yok. Geçmişin yukarından aşağı, emir komuta zinciriyle yönetilen toplumlarının yerini, yavaş yavaş yatay organizasyonların, işbirliği ve koordinasyonun, dayanışma ve paydaş iletişiminin yön verdiği toplumsal ekosistemler alıyor. Bu anlamda, G20’nin de sadece kamu yöneticilerinin, siyasetçilerin ve devlet görevlilerinin bir araya geldiği bir organizasyon olarak kalması, gerçek etki ve gücünün atıl kalması anlamına geleceği açık. Bu doğrultuda G20’ye, işleyişi bakımından sadece devlet organlarının değil sivil toplum kuruluşlarının da katılımı büyük bir önem taşıyordu. Bu doğrultuda, süreç içerisinde Liderler Zirvesine katkıda bulunmak üzere çeşitli konularda çalışma grupları oluşturuldu. Bu gruplar ticari topluluklar için İş Dünyası (Business20), sivil toplum için Sivil Toplum (Civil20), işçi organizasyonları için Çalışma 20 (Labour20), beyin takımları ve akademisyenler için Düşünce (Think20) ve gençler için Gençlik 20 (Youth20) isimleri altında örgütlenmiş durumda.
İş Zirveleri’nin (B20) amacı, G20 Zirvesinin gündeminde yer alan önemli ekonomik ve sosyal konularda, ülke liderleri ve maliye bakanlarının, iş dünyasının görüş ve önerilerinden faydalanmalarını sağlamak olarak özetlenebilir. Bu kapsamda ilk B20 ise 2010 yılı Haziran ayında Toronto’daki Zirve’de gerçekleştirildi. Ardından her zirvede G20 ülkelerinin önde gelen iş dünyası isimleri bir araya gelmeye ve G20 süreçleri için politika tavsiyeleri oluşturmaya başladı. 2015 yılında G20 Dönem Başkanlığı çerçevesinde B20 Zirvesine de ev sahipliği yapacak olan Türkiye, bu süreç içerisinde G20 iş dünyası liderlerinin çalışmalarına da öncülük etmeye hazırlanıyor.
Peki, bu görevi ve sorumluluğu Türkiye’de kim üstlenmiş durumda? Bu kapsamda, 2015 yılı B20 çalışmalarını yönlendirmek ve ev sahibi ülkeye ait görevleri yerine getirmek üzere ülkemiz iş dünyasının önde gelen temsilcilerinden oluşan ve başkanlığınıTürkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yaptığı bir “B20 Türkiye Yürütme Kurulu” oluşturuldu. B20 Yürütme Kurulu, Dönem Başkanlığımıza yönelik hazırlıklar sırasında ve ülkemizin dönem başkanlığı süresince G20 Yönlendirme Komitesi ile yakın bir işbirliği ve eşgüdüm içinde hareket ediyor.
“B20 Türkiye’de Woman20 Hattını Açmak İstiyoruz”
B20 Türkiye’de G20’nin iş dünyası ayağı B20 Türkiye Başlangıç Toplantısı, 15 Aralık Pazartesi günü İstanbul’da gerçekleştirildi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile B20 Türkiye Yürütme Kurulu Başkanı ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun katıldığı açılış oturumu ile başlayan toplantıya yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda iş adamı iştirak etti.
G20’nin iş dünyası ayağı B20’nin Türkiye’deki ilk toplantısında Türk iş dünyası görev gücü ekibini açıkladı. B20 görev güçlerinde ticaret grubunun başkanlığını Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, altyapı ve yatırımlar grubunun başkanlığını Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, Büyümenin Finansmanı grubunun başkanlığını FİBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, İstihdam grubunun başkanlığını Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç, yolsuzlukla mücadele grubunun başkanlığını ise Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker yapacak.
B20 toplantısının açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise Türkiye’nin, G20 için iki sürpriz öneride bulunduğunu belirtti.
Türkiye’nin KOBİ’leri çok önemsediğini ve G20 dönem başkanlığında KOBİ’lerle ilgili birçok sorunu masaya yatıracaklarını belirten Babacan, ‘Küresel KOBİ Platformu’ kurulması konusunda anlaşıldığını söyledi. Babacan, dünyanın birçok ülkesinden gelecek KOBİ temsilcilerinin bu küresel KOBİ forumunda tüm sorunları ele alacağını dile getirerek bu girişimin sadece 2015 yılı için geçerli olmaması gerektiğini de söyledi.
Türkiye’nin dönem başkanlığında yeni bir hat açmak istediklerini de dile getiren Babacan bunun adını ise ‘W20′ olarak belirlendiklerini söyledi. W20’nin iş kadınlarına yönelik olacağını ve İş kadınlarının sorunlarının bu toplantıda masaya yatırılacağını ifade eden Babacan, bu konuyla ilgili 20 ülke ile tam istişare edilmediğini vurgulayarak, ” Ama ben bu hattın açılacağına inanıyorum. Bunun da 2015 için değil sürekli olmasını istiyoruz.” diye konuştu.
B20 Türkiye Yürütme Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu yaptığı konuşmada G20 Türkiye dönem başkanlığı ana amacı olarak ”Kapsayıcı ve Sağlam Büyüme” (Inclusive and Robust Growth) olarak belirlendiğini açıkladı.
Türkiye’nin Avustralya’dan devraldığı B20 bayrağını daha da yukarı çıkarmayı amaçladıklarını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, B20’nin 2015 serüvenini 3 ana prensip üzerine inşa ettiklerini söyledi. Her sene B20’nin yapısını yeniden kurarak başarıya ulaşılamayacağını dile getiren Hisarcıklıoğlu, B20 Avustralya’nın G20 liderlerine ilettiği 20 öneri ile işe başlayacaklarını dile getirdi.
Hisarcıklıoğlu, geçtiğimiz sene üzerinde çalışılan görev güçlerini ve çalışma gruplarını temel görev güçleri olarak bu yıl da devam ettireceklerini dile getirerek, B20 dönem başkanlığında Türk iş dünyasının alanında uzman iş insanlarının, ticaret, altyapı ve yatırımlar, büyümenin finansmanı, istihdam ve yolsuzlukla mücadele görev güçlerine başkanlık edeceğini aktardı.
B20 görev güçlerinde Ticaret grubunun başkanlığını Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’nın yapacağını anlatan Hisarcıklıoğlu, Sabancı’nın grupta, dünyanın en büyük iş örgütü olan Uluslararası Ticaret Odası’nın (ICC) Başkanı ve Standard and Poors gibi şirketleri bünyesinde barındıran McGraw Hill Financial’ın Yönetim Kurulu Başkanı Terry McGraw ile çalışacağını açıkladı.
Hisarcıklıoğlu, Altyapı ve Yatırımlar grubunun başkanlığını Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, Büyümenin Finansmanı grubunun başkanlığını FİBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, İstihdam grubunun başkanlığını Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç, Yolsuzlukla Mücadele grubunun başkanlığını ise Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker’in yapacağını bildirdi.
B20 Türkiye: Yaklaşımlar, öncelikler ve beklentiler
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ticaretin serbestleşmesine büyük önem verdiklerinin altını çizerken, “Serbest ticaret ve lobicilik faaliyetleri desteklememiz gerek. Ticaretin önündeki engelleri kaldırmalıyız” dedi.
İnovasyonun önemi üzerinde duran Büyükekşi, Türkiye’nin bütün gelişmekte olan ülkeler için önemli bir rol model olduğunu bildirdi. TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer ise G20 ve B20 Dönem Başkanlığının Türkiye için önemli bir fırsat oluşturduğunun altını çizerek, TÜSİAD olarak bu sürece ellerinden gelen katkıyı yapmak istediklerinden bahsetti.
En önemli öncelikleri sürdürülebilirlik, istihdam, yolsuzluğun engellenmesi, müteşebbisliğin artırılması ve inovasyon gibi konularda gördüklerine değinen Dinçer, devamlılık ve kapsayıcılığın önemi üzerinde durdu. MÜSİAD Başkanı Nail Olpak gelir adaleti konusunun altını çizerken, “Bugün dünya nüfusunun yüzde 1’i gelirin yüzde 40’ına sahip. Yüzde 50’si de gelirin yüzde 1’ine erişim sağlıyor. Onun için gelir dağılımı çok önemli. KOBİ’lerin bu sürece dahil edilmesi çok önemli” dedi. TİSK Başkanı Erol Kiresipi G20 sürecine somut olarak en başından beri destek verdiklerine vurgu yaptı. Kiresipi, “Biz de TİSK olarak diğer kuruluşlarla birlikte bu yılı başarıyla geçirmek için elimizden geleni yapacağız. Biz bu tabloda iddialı bir rol üstlenmek için çok iştahlıyız. Sürdürebilirliğin temini için bütün yabancı dostlarıma teşekkür ederim” diye konuştu.
TOBB adına konuşan Erdal Bahçivan ise Türkiye’deki bütün oda ve borsaların çok önemli bir yapılanmayı oluşturduklarını açıkladı. Bahçivan, “KOBİ’ler küresel ekonomi için kritik önem taşımaktadır. Kayıtlı ekonominin üçte ikisi KOBİ’lerce sağlanmaktadır. Bu süreçte çok çeşitli meseleler ele alınacak. Bu yıl KOBİ’lerle ilgili bir mekanizma kuruyoruz. Burada KOBİ’ler için destek politikalarının oluşmasına katkıda bulunmak istiyoruz. Sağlıklı ekonomi iyi iletişime sahip şirketler ile sağlanır. Büyük orta ve küçük ölçekli işletmelerin B20 kapsamında biraraya gelmesi çok önemli” ifadesini kullandı. DEİK adına söz alan Tuncay Özilhan da B20 kapsamındaki toplantıların iş dünyasının sesinin duyulması açısından çok önemli platformlar olduğunu bildirdi. Özilhan, B20 dışındaki iş dünyalarının da bu süreçlerde dikkate alınması gerektiğini belirtti.
Toplantıda B20 Türkiye Sherpası Sarp Kalkan da yıl boyunca yapılacakların takvimine ilişkin bilgi verdi.
“G20 – B20 etkileşimi nasıl geliştirilebilir?” Konusu da program kapsamında düzenlenen bir başka oturumda ele alındı.
FİBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin burada yaptığı konuşmada, “Merkez bankalarının, büyük şirketler yerine KOBİ’lere daha fazla kredi verilmesini teşvik etmeli” dedi.
Özyeğin, G20’nin iş dünyası ayağı B20’nin Türkiye’deki ilk toplantısında düzenlenen “G20-B20 etkileşimi nasıl geliştirilebilir?” konulu panelde yaptığı konuşmada, sermaye yeterliliği kadar sermayenin kalitesinin ve niteliğinin geliştirilmesinin önemine dikkati çekti. Büyümenin finansmanı konusunda dünyadaki pek çok büyük bankanın kendi sanayilerini geliştirmek yerine merkez bankalarının sermaye yeterliliği şartına odaklandığını belirten Özyeğin, burada önemli bir mekanizma oluşturulması gerektiğini ifade etti.
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) adına oturuma katılan Murat Sönmez ise konuşmasında kamu özel sektör ortaklığından söz etti. “Önemli olan sürdürülebilir büyümenin sağlanması. Kamu özel ortaklığını hep destekliyoruz” diyen Sönmez, 3 boyutlu printer gelişimininçok şeyi değiştirebileceği örneğini vererek, bu tür teknolojik gelişmelerin insanların durumunu iyileştirmek için çok önemli olduğunu anlattı.
Siemens’i temsilen katılan Sabine Zundera konuşmasında yolsuzlukla mücadele için ittifakların kurulmasının öneminden, SMEs and Entrepreneurship TF adına konuşan Melih Yurter ise KOBİ’lerin gücünden söz etti. Yurter, “KOBİ’ler ilk kez böyle bir organizasyonun parçası oldu. Büyük firmaların kendi lobileri var ama KOBİ’lerin böyle bir gücü yoktu. Onun için B20’deki KOBİ gücü çok önemli. KOBİ’ler ekonomik büyümeye çok büyü bir katkıda buluyor” dedi.
BIAC adına oturumda bir konuşma yapan Bernand Welschke de “KOBİ’lerin istihdam ve büyüme için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz ama KOBİ’lerin büyük şirketlerden ayrı tutulması çok yüzeysel olacaktır” dedi. Welschke, BIAC olarak ellerinden gelen katkıyı yapacaklarını ifade etti. McKinsey Global Institute adına katılan Eric Labaye ise G20 ile B20’nin gündemlerini uyumlaştırmak gerektiği üzerinde durdu.
Şimdiye kadar yapılan görüşme ve faaliyetlerde, B20 Türkiye çalışmalarının beş temel alanda yoğunlaşması yönünde karar alınmış durumda. Bunlar başlıklar halinde şöyle özetlenebilir:
* Güçlü Katılım: B20 Türkiye çalışmalarına, Türk iş dünyasının tüm sektörlerini kapsayacak, iş dünyamızın önemli temsilcilerinin kilit roller üstlendiği güçlü bir yapı ile katılım sağlanması.
* Türkiye’nin Tanıtımı: B20 Türkiye çalışmalarında, küresel iş dünyası liderlerine Türkiye ekonomisinin tanıtılmasına özel bir önem verilmesi.
* Yükselen ekonomi odağı: B20 öncelikleri belirlenirken, yükselen piyasa ekonomilerine ve hatta G20 üyesi olmayan ülkelere ilişkin sorunların da gündemde yer almasına özen gösterilmesi.
* Kapsayıcılık: B20’nin sadece çok uluslu ve büyük şirketlerin değil, KOBİ’lerin sorunlarını da kapsamasının sağlanması.
* G20 ve B20 Etkileşimi: Hem G20 çalışmalarında küresel iş dünyasının fikirlerini daha yakından izleyebilmek hem de B20 liderlerinin Türkiye dönem başkanlığına ilgisini artırmak adına G20 ve B20 sekretaryaları arasında etkin bir işbirliği başlatılması
1999 yılındaki G7 Maliye Bakanları Zirvesi’nde tohumları atılan ve dünya ekonomisinin %85’ini, dünya ticaretinin %80’ini temsil eden G20 (Group of Twenty), insanlığın geleceği açısından son derece önemli. 2015 yılı dönem başkanlığını Türkiye’nin üstleneceği bu yılki Zirve’de özellikle yolsuzluk konularında önemli adımlar atılması bekleniyor.
G20’nin kuruluş amacı, uluslararası sistemde önemi ve ağırlığı gitgide artan “yükselmekte olan piyasa ekonomileri”nin küresel ekonomi düzeninde daha fazla temsil edilmesi ve uluslararası finansal sistemle ilgili konularda görüş alışverişinde bulunmak ve işbirliği yapmak olarak tanımlanabilir.
ABD, İngiltere, Japonya, Kanada, Almanya, Fransa, İtalya, Rusya, Avustralya, Brezilya, Arjantin, Hindistan, Çin, Endonezya, Meksika, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Güney Kore, Türkiye ve Avrupa Birliği Komisyonu’ndan oluşan G20 üyeleri, milli geliri dünyada ilk 31’de yer alan üye ülkeler arasında. Bu anlamda, G20 ülkeleri dünya ekonomisinin %85’ini temsil ediyor ve dünya ticaretinin %80’ini gerçekleştiriyorlar. G20 ülkelerinin nüfusu ise dünya nüfusunun üçte ikisine denk geliyor.
Norveç, İsviçre, Tayvan, İran ve Venezüella gibi ülkeler ekonomik olarak bazı üyelerden daha büyük olmalarına rağmen G20’de yer almıyorlar. Ayrıca birçok AB ülkesi de, G20’de bağımsız olarak değil sadece AB Komisyonu olarak temsil ediliyor.
Bir daimi sekretaryası bulunmayan G20, dönem başkanlığı ve genel sekretaryanın kurulması görevleri, her sene Gruba dâhil farklı bölgelerden bir üye ülke tarafından üstleniliyor. G20 dönem başkanlığı bir önceki yılın, içinde bulunulan yılın ve bir sonraki yılın dönem başkanlarının oluşturduğu bir “troyka” tarafından yürütülüyor. 2013 yılında Rusya Federasyonu tarafından üstlenilen Sekretarya görevi, 2014 yılında Avustralya tarafından yerine getirildi.
3-4 Kasım 2011 tarihlerinde gerçekleştirilen G20 Cannes Liderler Zirvesi sonunda yayımlanan Deklarasyon ise ülkemiz için son derece önemli bir sonuç içeriyordu: G20 Dönem başkanlığı 2015 yılında Türkiye tarafında deruhte edilecek. Bu çerçevede, Türkiye 2013 yılı Aralık ayı itibariyle Avustralya ve Rusya Federasyonu ile birlikte G20 Troykasında yer almaya başladı.
Dönem Başkanı sıfatıyla, Türkiye 2015 yılında düzenlenecek olan G20’nin gündemini, öncelik vereceği alanları ve çalışma takvimini belirleyecek, Liderler Zirvesi, Bakanlar ve diğer düzeylerde yapılacak tüm toplantı ve faaliyetlere ev sahipliği yapacak, Çalışma Gruplarının toplantılarına başkanlık edecek ve faaliyetlerini yönlendirecek.
Yolsuzlukla Mücadele ve B20
1 Trilyon Dolar Nereye Gidiyor?
Dünya ekonomisinin 3. büyük sektörü sizce hangisi? Yolsuzluk desek herhalde çoğumuz şaşırır ama küresel ölçekte sadece bir yılda rüşvete akıtılan 1 Trilyon doların üzerinde olduğu çoktan hesaplandı bile. Hal böyleyken, dünya ekonomisine yön veren B20’nin konuya özel bir önem vermesi düşünülemezdi. Peki, bu bir trilyon doların doğru kanallara akması için B20, G20 Liderlerine hangi tavsiyelerde bulundu bugüne kadar?
Dünya ekonomisi için yolsuzluk; küresel ekonominin verimliliğini azaltan, devletler ve şirketler arasındaki adil rekabet ve sürdürülebilir küresel gelişmenin sağlanmasını zorlaştıran en büyük engellerden biri olmaya devam ediyor. Dünya gayrı safi milli hasılasının yaklaşık %5’ine karşılık geldiği tahmin edilen yolsuzluğun, dünya üzerindeki 3. büyük sektör haline geldiği biliniyor.
Dünya Ekonomik Forumu’na göre yolsuzluk, dünya genelinde iş yapma maliyetini %10 artırırken, küresel ölçekte yılda rüşvete ödenen paranın 1 trilyon doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasılası’nın Dünya Bankası verilerine göre 820 milyar dolar olduğu düşünülürse rakamların yüksekliği daha kolay anlaşılabilir.
Avrupa Komisyonu’nun Şubat 2014’te yayımladığı AB Yolsuzlukla Mücadele Raporu’nun sonuçları da sorunun büyüklüğüne ve ciddiyetine dikkat çekiyor: Yolsuzluğun AB ekonomisine yıllık tahmini maliyeti tam 120 milyar Euro…
Küreselleşmenin, yolsuzluğu sadece ülke sınırları içinde meydana gelen bir iç problem olmaktan çıkarıp uluslararası boyutta çözülmesi gereken bir sorun haline getirmiş olması, G20’nin de yolsuzlukla mücadele ve şeffaflık konusuna özel bir önem vermesini sağlamış durumda.
Peki dünya liderleri ile iş dünyası arasındaki işbirliğini güçlendirmek üzere yapılan B20 Zirvelerinde yolsuzluk ile mücadele konusunda hangi tavsiyelerde bulunuldu? İşte, G20 Zirvelerinde, B20’den dünya liderlerine tam 1 Trilyon dolar değerindeki tavsiyeler…
2012 Los Cobos (Meksika)
“Rüşvet için Yüksek Düzey Raporlama Mekanizmaları Oluşturulsun”
1) Şeffaflığın Geliştirilmesi ve Yolsuzlukla Mücadele B20 çalışma grubu Seul Eylem Planı’nın gözden geçirilmesini ve iki yıllık görev süresini uzatılması ve uygulanmasına devam edilmesi için G20 liderlerine çağrıda bulundu.
2) B20 bütün G20 ülkelerine yolsuzlukla mücadele için Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi ve OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi gibi uluslararası hukuk sözleşmelerinin onaylanması ve uygulanması için çağrıda bulundu.
3) B20 kamu görevlilerinin malvarlıklarını açıklaması üzerine uyum sözleşmelerinin kullanımını teşvik ederek, bağımsız değerlendirmeler yapılması konusundaki süreçleri iyileştirmek için G20 ülkelerini göreve çağırdı.
4) B20, G20 ülkelerinden Kolektif Eylem ve Sektörel girişimlerinin gelişimini desteklemek ve kamu görevlileri tarafından talep edilen rüşvet iddialarıyla ilgili “Yüksek Düzey Raporlama Mekanizmaları” oluşturulmasına ve test edilmesine gönüllü bir ülkenin bulunmasını talep etti.
5) B20 belirli sektörlerde küçük ve orta ölçekli işletmeler için uyarlanmış yolsuzlukla mücadele programlarının geliştirilmesini desteklemek için G20’ye çağrıda bulundu.
2013 Saint Petersburg (Rusya)
“Şirketleri ve Kamu Görevlilerini Eğitin”
1) B20 ve G20 arasındaki diyaloğun geliştirilmesi ve B20’nin bu konudaki rolünün güçlendirilmesi için B20 Görev Ekibi ile G20 Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu arasında düzenli toplantıların yapılması ve yolsuzluk sorununun uzun vadede çözümü göz önüne alarak her iki gruba da süreklilik kazandırılması önerildi.
2) Rüşvetle mücadele etmek ve G20 hükümetlerinin kamu alımlarının adil ve şeffaf olmasını güvence altına almaları için gelecekteki ticaret görüşmelerine dair -kamu alımlarında şeffaflığa ilişkin bir anlaşma yapmak da dâhil olmak üzere- bir dizi eylem önerildi.
3) Şirketleri, KOBİ’leri ve kamu görevlilerini yolsuzluk konusunda eğitmek ve geliştirmek için G20 hükümetlerinin ulusal ve uluslararası mevzuatta en son gelişmeler konusunda kamu görevlilerine yönelik yıllık eğitim programları düzenlemeleri tavsiye edildi.
4) Yolsuzlukla Mücadele için Ortak Eylemi her G20 ülkesinin yerel ve küresel olarak desteklemesi; bu konuda G20 hükümetleri ve iş çevrelerinin, her ülkede hem Ortak Eylem Merkezi’nin, hem de B20 Görev Ekibi’nin ülkedeki muadili olarak çalışacak Yolsuzlukla Mücadele Mükemmellik Merkezleri kurmaları önerisi getirildi.
2014 Brisbane (Avustralya)
“Ulusal Bağımsız Yolsuzlukla Mücadele Mercileri Oluşturun”
1) Ülkelerin, yolsuzlukla mücadele kanunlarının, şirketleri örnek teşkil edecek uygunluk programları oluşturmaya, uygunsuzluk ihlallerini kendiliğinden bildirmeye teşvik edecek şekilde uyumlulaştırılması hususunda mutabakata varmaları istendi.
2) Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi ve BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi gibi uygulanabilir yasal çerçeveler oluşturulması ve her yargı dairesinde izleme ve icra görevi verilecek ulusal bağımsız yolsuzlukla mücadele mercilerinin oluşturulması veya var olan mercilerin güçlendirmesi tavsiye edildi.
3) Ülkelerin, şirketlerin sahipliğine, kontrolüne ve yasal düzenlemelerin şeffaflığına ilişkin G8 temel ilkelerini onaylamaları istendi.
G20 Zirvelerinde Yolsuzlukla Mücadele ile İlgili Taahhütler
G20 bünyesinde faaliyet gösteren Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu’nun geliştirdiği öneriler, Pittsburgh Zirvesi’nden bu yana çeşitli taahhütler haline getiriliyor ve uluslararası kamuoyuyla paylaşılıyor.
Yolsuzlukla Mücadele, 2009 G20 Pittsburgh Zirvesi’nden bu yana G20’nin ajandasına her yıl yer alıyor. Ayrıca şeffaflığın artırılması ve yolsuzlukla mücadele için G20 bünyesinde, süreğen bir Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu da bulunuyor.
Yaklaşık beş yıldır faaliyet gösteren Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu’nun geliştirdiği öneriler üzerinden her G20 toplantısında, iş dünyasının küresel ölçekteki en önemli sorunlarından biri olan yolsuzluk konusunda birçok taahhüt belirlendi. Aşağıda her Zirve’de farklı vurgularla zenginleştirilen bu taahhütleri tek tek aktarmaya çalışacağız.
2009 Pittsburgh Zirvesi (ABD)
1) Gelişmekte olan ülkelere nakit para akışı artması ile birlikte paranın yasal olmayan yollarla çıkışı da engellemelidir. Bu durumun sağlanması amacı ile StAR (Stolen Asset Recovery Initiative) ve diğer programlar aracılığıyla Dünya Bankası ile çalışılma kararı alındı.
2) Yolsuzluğa Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin (UNCAC) onaylanması ve OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi de dahil, uluslararası rüşvetle mücadele kanunlarının kabul edilmesi ve uygulanması için G20’ye çağrıda bulunuldu.
2010 Toronto Zirvesi (Kanada)
1) G20 liderleri, Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi’nin (UNCAC) tüm G20 üyeleri tarafından onaylanmasını ve tam olarak uygulanmasını talep ederken üye olmayan ülkeleri de sözkonusu sözleşmeyi kabul etmeye davet etti.
2) Pittsburgh Zirvesi’nden itibaren kaydedilen ilerlemeye dayanarak, bir Çalışma Grubu kurulması kararlaştırıldı.
3) Çalınan Varlıkları Yerine Koyma Programındaki (Stolen Asset Recovery Initiative) ilerlemeler ve yolsuzluk gelirlerinin geri alınmasına ilişkin ilerlemelerin desteklenmesi ve yolsuzluk konusunda önemli sorunlar yaratan Vergi Cennetlerine karşı (Tax Haven; kaçırılan vergilerin toplandığı ülke ve bölgeler) önlemler alınması kararlaştırıldı.
2010 Seul Zirvesi (Güney Kore)
1) Ekonomik büyüme ve kalkınma önünde ciddi bir engel oluşturan yolsuzlukla mücadele için, G20 Yolsuzlukla Mücadele Eylem Planı onaylandı. Zirve kapsamında Liderlerin yaptığı açıklama şöyleydi: “Dünyanın önde gelen ülkelerinin liderleri olarak rolümüzün farkındayız. Yolsuzlukla mücadele ve yolsuzluğu önlemede özel bir sorumluluk taşıdığımızın bilincindeyiz ve etkin bir küresel yolsuzlukla mücadele rejimini inşa etmek için genel bir yaklaşımı desteklemeyi taahhüt ediyoruz”.
2) BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesinin (UNCAC) kabul edilmesi, yabancı kamu görevlilerinin rüşvet almasına karşı kanunların kabul edilmesi ve uygulanması, tanık koruma ve yolsuzlukla mücadelede çalışan organların güvence altına alınması alanlarında çalışılmaya karar verildi.
3) Kamu sektörü de dahil olmak üzere iş alemindeki kuralların uygunluk, dürüstlük ve şeffaflık içinde olmasını teşvik etmek amacıyla yolsuzluğun üstesinden gelmede kamu-özel sektör işbirliğinin destekleneceği taahhüt edildi.
4) Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu, gelecek zirvelerde ve Yolsuzlukla Mücadele Eylem Planı süresi boyunca verilen taahhütlerin uygulanmasına ilişkin ilerlemeleri yıllık olarak raporlamakla görevlendirildi.
2011 Cannes Zirvesi (Fransa)
1) G20 Yolsuzlukla Mücadele Eylem Planı’nı uygulama konusunda kayda değer ilerlemeler kaydedildiği belirtildi ve Eylem Planı’nda G20 ülkelerinin pozitif ilerleme kaydetmeye devam etmelerini sağlayacak bundan sonraki eylemleri belirten uzmanlar raporu onaylandı.
2) 2012 sonuna kadar somut sonuçlar elde etmek üzere, Dünya Bankası’nın Çalınan Varlıkların İadesi Girişimi’ne dayalı olarak, varlık kurtarma, ihbarcıları koruma, yolsuzluğa karışmış kamu görevlilerine giriş izni verilmemesi ile adil ve saydam kamu ihaleleri de dahil olmak üzere kamu kesimi şeffaflığını içeren bir çalışma programı üzerinde mutabık kalındı.
3) Zirvede liderlerin tam açıklaması şöyleydi: “Yolsuzlukla mücadelede özel sektörün artan katılımını takdir ediyoruz. Eylem Planımızı temel alan B20 taahhütlerini memnuniyetle karşılıyor ve bu konuda somut adım atılmasını bekliyoruz”.
2012 Los Cabos Zirvesi (Meksika)
1) Zirveye katılan liderler Yolsuzluğa Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin (UNCAC) onaylanması ve tam uygulanması ile gönüllülük esasına göre OECD Rüşvet Çalışma Grubu’na daha aktif biçimde katılma yönündeki taahhütlerini yenilediler.
2) Rüşvetle ve yolsuzlukla mücadele mevzuatının kuvvetli biçimde uygulanması taahhüt edildi. Rüşvetle ilgili iddialara ilişkin soruşturmalarında G20 üyesi ile G20 üyesi olmayan hükümetler arasındaki uluslararası işbirliğini kolaylaştırmak için G20 ülkelerinin Karşılıklı Adli Yardımlaşma konusundaki kılavuzu ve aynı zamanda G20’lerin yargı alanında varlıkları izlemeye ilişkin bilgilerin yayınlanmasına karar verildi.
3) Rüşvetten elde edilen gelirlere güvence sağlanmasına karşı çıkılması ve çalınan varlıkların iade edilmesi yönündeki taahhütler yenilendi.
3) Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu’nun görev süresi, 2014 yılı sonuna kadar iki yıllığına uzatıldı.
2013 Saint Petersburg (Rusya)
1) Yolsuzluktan etkilenen ülkelerin ekonomik potansiyelini kısıtlayan etkenlerin daha iyi anlaşılması için Yolsuzlukla Mücadele ve Ekonomik Büyüme Sorunları Raporu’nun kullanılması ve OECD’nin bu alanda Dünya Bankasıyla eşgüdüm içinde çalışmalarını sürdürmesi istendi.
2)Yolsuzlukla mücadelede G20 üye ülkeleri arasında işbirliğini kolaylaştırmak için hukuki çerçeveler geliştirmeye devam edilmesine karar verildi. Yolsuzluğa karışan görevlilerin ve bu şahısları yolsuzluğa teşvik edenlerin, G20 ülkelerine girişlerini engellemek amacıyla bilgi paylaşımında bulunmak ve işbirliği yapmak için bir G20 Ağı (BrisCAN-G20 – Brisbane Community Action Network) kuruldu. Yolsuzlukla elde edilen kazançların geri alınmasının yanı sıra, rüşvetle ilgili suçların araştırılması ve kovuşturulmasında uluslararası eşgüdümü artırmak amacıyla, Karşılıklı Adli Yardımlaşmaya İlişkin Üst Düzey İlkelerionaylandı.
7) Yolsuzluğa sıfır hoşgörü kültürünü oluşturmak ve güçlendirmek amacıyla, eğitim programlarını uygulamaya ve bunlar hakkındaki farkındalığı artırmaya büyük önem verildiği belirtildi.
8) Yolsuzluğa karşı mücadele alanında Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) devam eden çalışmasına destek verildi. Vergi suçlarına karşı işbirliğinin artırılmasına; vergi cennetlerinden kaynaklanan risklerin üstesinden gelinmesinin yanı sıra kara paranın aklanmasına karşı mücadelenin güçlendirilmesi ile terörizmin finansmanına karşı koyulması için önlemler alınarak yolsuzlukla mücadele edilmesini; G20 ve FATF’ın yolsuzluğa karşı mücadele uzmanları arasında gelişen işbirliğinin önemli bir alanı olarak kalmasına karar verildi.
10) Yolsuzluğa sıfır hoşgörü kültürünün ancak iş çevreleri ve sivil toplumla ortaklık içinde çalışarak geliştirileceği ve G20 Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu ve B20 ile C20 arasında genişletilmiş diyaloğu muhafaza etmek ve sürdürmek taahhüt edildi. Özellikle, iş camiasının, özel sektörde yolsuzluğa karşı mücadeleyi teşvik etmek için kurumsal düzenlemelerin geliştirilmesi ve yolsuzlukla mücadele ortak eylemlerin artırılması yönündeki girişimlerinin desteklenmesine karar verildi.
Ali Cem Gülmen
INmagazine Yayın Yönetmeni