Daha az eleştirici olduğu için tanımlayıcı yaklaşım iş dünyasına daha uygun olmuş ve gözlemsel olduğu için iş hayatının gözlemsel yaklaşımına daya uygundur. Felsefi yaklaşım, bir raddeye kadar bugün dahil, iş dünyasından çoğu kişi tarafından şüpheyle bakılmıştır. İş etiğine felsefi yaklaşımını önerenler iş dünyasındakiler, sosyal konularla ilgilenenler ve genel olarak iş fakültelerince hoş karşılanmamışlardır. Hepsi felsefede olanların iş dünyasındaki karışık konuları değerlendirme konusundaki yeterliliklerini sorgulamış ve genelde felsefi yaklaşımın iş dünyası ile uyumsuz olduğunu varsayılmıştır. Aynı anda çoğu felsefe bölümü iş etiğini inceleyenlerin kendi tanımlarına göre felsefe ile ilgilenmediklerine inandı. Bu ilk tepkilere karşı 1990lar itibarı ile iş etiği kabul edilen bir akademik alan olmuştu.
Akademik iş etiğinin felsefi dalı iş etiğinin kural koyucu yönlerine önem verirken sosyal bilimler dalının ise iş etiğinin tanımlayıcı yönlerine önem vermiştir.
Önem ilk olarak ve hala öncelikle büyük şirketlere verilmiştir. Fakat küçük ve orta ölçekli şirketlerle ilgili etik konuların incelenmesi artmaktadır.
Society for Busines Ethics (SBE) 1980 yılında öncelikli olarak felsefi akımda olanlar tarafından kurulmuştur9. İş etiğinin tanımlayıcı tarafında olanlar için önemli bir kuruluş olan The Social Issues in Management Division of the Academy of Management 1976 yılından beri var olmaktadır. SBE ilk olarak American Philosophical Association ile toplandı. 1989 yılında hala American Philosphical Association ile ortak oturumları olsa da yıllık toplantısını Academy of Management’ın yıllık toplantısından önce yaptı. SBE iş etiğinde baskın akademik kuruluş olarak devam etmektedir. 1991 yılında Patricia Werhane’n editörlüğünde Business Ethics Quarterly’i yayınlamaya başladı.
Çeşitli konularda ve iş etiği konularında konferanslar daha sık düzenlenmeye başlandı. Bentley Center for Business Ethics 1976 yılında kuruldu ve büyümeye devam etmektedir. Çeşitli üniversitelerde iş etiği merkezleri kurulmaya ve alan için dergilerin yayınlanmaya başlandı. On yıl içinde en az bir düzine merkez kuruldu. The Journal of Business Ethics 1982 yılında yayınlanmaya başladı. Bunu diğer iş etiği dergileri takip etti. Avrupa’da ulusal toplulukların büyümesini ve çoğu Avrupa ülkesinde iş etiğin gelişmesini besleyen European Business Ethics Network’ün (EBEN) 1987 yılında kurulmasında Henk van Luijk ve Georges Enderle’nin etkisi olmuştur10. İkibinonbir itibarı ile EBEN 17 ulusal ağı birleştirmiştir.
Bindokuzyüzseksensekiz yılında kurulan International Society for Business, Ethics and Society dünya genelinde ülkelerde iş etiğinin büyümesini teşvik etti. İlk toplantısı 1992 yılında yapıldı ve ilk World Congress of Business, Economics and Ethics 1996 yılında Japonya’da yapıldı. Bunu Sao Paulo (2000), Melbourne (2004), Cape Town (2008) ve Varşova (2012) Dünya Kongreleri takip etti. Japan Society for Business Ethics (JABES) 1993 yılında kuruldu ve 1996 Dünya Kongresi’nden sonra Güney Amerika’da iş etiği toplulukları, 1997 yılında Latin-American Business Ethics Network (ALENE), 2000 yılında 22 ülkeden üyenin olduğu Business Ethics Network of Africa, Australian Business Ethics Network ve Hindistan, Çin ve dünyanın diğer bölgelerinde iş etiği toplulukları oluştu11. Business Ethics: A European Review’in ilk sayısı 1992 yılında yayınlandı. Yüzyılın başında iş etiğinin akademik bir alan olarak uluslararası olarak kabul görmüştü. Bazılarının tahmin ettiği gibi geçici bir heves olarak kalmadı.
İş etiği iş hayatının gelişmesi ve büyümesiyle beraber gelişti ve büyüdü. 1989 yılında Thomas Donaldson uluslararası iş etiği konusunda ilk kitabı yazdı; bunu 1993 yılında Richard de George takip etti. Her ikisi de iş dünyasının uluslararası olduğunu ve bu gelişmenin sezgisel veya kolay bir cevabı olmayan yeni sorunlar ortaya çıkardığını belirttiler. Bir sonraki adım iş dünyasının küreselleşmesi idi ve bilgisayar, sayısal devrim ile bilgi teknolojisinin yükselmesi diğer konuların yanında kişisel haklar ve fikri mülkiyet hakkında yeni etiksel sorunlar ortaya çıkardı.
R. Edward Freeman 1984 yılında yayınladığı ve hem iş etiği hem de şirketlerin faaliyetlerini tanımlamada kullandığı kelimelerde etkili olan bir kitabında şirketin yeniden tasarlanmasını dile getirdi. Birleşik Devletlerde şirketler hissedarlarının çıkarlarını hukuksal olarak korumakla yükümlüdür. Bu bazı şirketlerce ve yorumcularca hissedarların her zaman çıkarları kanuni olarak ikincil olan diğerlerine göre öncülüğe sahip oldukları olarak yorumlandı. Bu hissedarın şirket bakış açısıdır. Freeman şirketlerin hissedarları, çalışanları, tedarikçileri, müşterileri ve şirkette bir paya sahip olan herkes dahil olmak üzere tüm paydaşlarına karşı sorumlulukları olduğunu iddia eder. Bu yeniden yorumlama şirketlerin etiksel sorumluluklarını değiştirmemekte, fakat bazen diğer paydaşların hissedar çıkarlarının önünde olması gerektiği konusunu savunmakta kolaylık sağlar13.
Yüzyılın başında akademik bir alan olarak iş etiği olgunluk dönemine girmeye başladı. Fakat Birleşik Devletler’deki gelişmesinde gözlemsel dal felsefi dala kıyasla daha yavaş büyümeye başladı. Özellikle alanı başlatmada aktif olan çoğu filozoflar işletme fakültelerinde, özellikle de yönetim bölümlerinde, güzide makamlara gelmeye başladılar. Başta Society for Business Ethics’te baskın olan filozoflar yavaşça sosyal bilimlerdeki gözlemcilere yer bıraktılar. Buna bağlı olarak kural tabanlı yazıların sayısı gözlem tabanlı yazıların sayısına göre azaldı. İş etiği hakkındaki yazıların aralığı daraldı; çoğu yazı pazarlama, finans, insan ilişkileri veya iş hayatının diğer alanları yerine yönetim etiği hakkında yazıldı. Yüzyılın başındaki Exxon, WorldCom ve diğer skandallar kısa bir süre içerisinde kurumsal yönetim hakkında çok sayıda kitabın ve yazının yazılmasına sebep oldu. 2007-2008 finansal kriz ise bazılarını finansal endüstrinin etiğini incelemeye yöneltti. Birleşik Devletler sınırları dışında bazıları finansal krizi kapitalizmin hukuksallığının krizi olarak algıladı ve en azından bazıları finans kapitalizmin etiksel haklılığını çözümledi. İş etiği alanında Birleşik Devletler liderliğini korudu fakat Avrupa, Asya, Güney Amerika, Avusturalya ve Afrika’nın çoğu ülkelerinde merkezler belirdi.