İş etiği gelişmesiyle beraber altı farklı seviyedeki etiksel kaygıların çözümlenmesini içermeye başladı.
İlki bireysel seviyedir. Bu bireylerin yalnızca etik ikilem veya işte ahlak sorunlarla karşılaştıklarında ne yapmalarıyla ile ilgili değil ayrıca karakter, işte kişisel gelişim, iş hayatına uygun erdemler, kişinin etiklerinin görev etikleri ile uyumu, aile üyesi, yaşadığı toplumun üyesi ve daha büyük toplum üyesi olarak etik sorumluluklarıyla da ilgilidir. Özellikle iş etiğine Aristotelvari yaklaşımı benimseyenler için karakter gelişimine verilen önem temel noktadır.
İkinci seviye ise şirket ile ilgilidir. Çalışanlarca uygulana etiksel faaliyetlerin güçlendirilmesi ve teşvik edilmesini sağlayan şirketlerin iç yapılarıyla veya etik olmayan faaliyetleri teşvik eden yapılarla (“Bunu zamanında yap ve nasıl yaptığın beni ilgilendirmez.”) ilgili konularla ilgilidir. Şirket politikası, şirket kültürü, bir şirketin çeşitli paydaşların sorumlulukları ve kurumsal sosyal sorumluluklar bu seviyede etik sorumluluk olur.
Üçüncü seviye belirli bir sanayi ile ilgilidir. Kimya sanayileri ve çoğu sanayiler gibi doğal madenleri işleme sanayisi de özel etiksel sorunlar oluşturmaktadır. Çoğu durumlarda etiksel konular bir şirket seviyesinde değil, ancak sanayi seviyesinde çözülebilir.
Bir sonraki seviye ulusal seviyedir ve burada kanun, iş faaliyetlerinin kontrolü, çalışanların ve tüketicilerin hakları, çevre kirliliğine sınır getirmeler, çocukların çalışmasının ve sömürgeciliğin engellenmesi ve benzer konular bulunur.
Beşinci seviye uluslararası seviyedir ve özellikle yerel kanunların ülkeyi veya üyelerini gerekli seviyede koruyamayan az gelişmiş ülkelerde faaliyet gösteren gelişmiş ülkelerde kurulu olan çokuluslu şirketlerin hareketlerinin ortaya çıkardığı çok sayıda etiksel konularla ilgilenir. Altıncı seviye küresel seviyedir ve ancak küresel seviyede çözülebilecek olan ve şirketlerle ülkelerin sorumlu olduğu ozon seviyesinin azalması, küresel ısınma ve benzeri konularda şirketlerin etiksel sorumlulukları ile ilgilenir.
Akademik alan olarak iş etiği iş uygulamaları, değerler, gerçekte var olan varsayımlar gibi ahlaki değerlerin sistematik incelenmesidir.
Norman Bowie’nin anlatımına göre iş etiği ile ilgili ilk konferans 1974 yılında yapılmış (Bowie 1986) ve konferansla ilgili yazılar Ethics, Free Enterprise and Public Policy (De George and Pichler 1978) olarak yayınlanmıştı. National Endowment for the Humanities’den aldığı mali destek ile Norman Bowie 1970lerin sonunda doğru işte-etik dersleri için örnek bir müfredat geliştirmek için oluşturulan bir kurula başkanlık etmişti. Aynı zamanlarda Richard De George iş etiği ile ilgili bir kurs geliştirmiş ve işletme ve felsefe fakültelerinde görev yapan ve ilgi gösteren 900 profesöre doksan sayfalık kurs müfredatını iletti. 1979 yılında iş etiği ile ilgili kitaplar çıktı: üç seçki _ Tom Beauchamp ve Norman Bowie tarafından bir, Thomas Donaldson ve Patricia Werhane tarafından bir, ve Vincent Barry tarafından üçüncüsü. Bu seçkileri 1982 yılında Richard De George tarafından yazılan bir kitap ile Manuel Velasquez tarafından yazılan başka bir kitap takip etti. Kitaplar hazır bir pazara hitap ettiler ve felsefe bölümleri ile işletme fakültelerinde dersler verilmeye başlandı. Verilen ders sayısı ve rakip kitaplar kısa sürede arttı.
Kitaplar insanın ahlaki konularda karar vermesi ile ilgili genel olarak kullanılan ahlaki dilin şirketler için uygulanabilirliği, şirketlerin ahlaki karar verip veremeyeceği, bir şirketin bilinci hakkında anlamlı bir şekilde konuşulup konuşulamayacağı ve ahlaki sorumluluk (bilgi ve isteğe sahip olma) kriterlerinin şirketlere uygulanmasının mantıklı olup olmadığı gibi meta-etiksel sorularla başlayarak iş hayatındaki etiksel konuları kapsamaya başladılar. Sorular farklı şekillerde cevaplandı, bazıları şirketlerin hareketlerini şirketi oluşturan kişilerin hareketlerine indirgedi, bazıları ise şirketlerin hareketlerine doğru uygulanabilmesi için ahlaki terimlerde gerekli ayarlamaları yaptı. Kural tanımlayıcı konular ekonomik sistemlerin – özellikle kapitalizm ve sosyalizm-ahlaki haklılığı (veya haksızlığı) ile başlayarak üretim, yönetim, pazarlama, finans, kurumsal yönetim, işçi hakları, iş dünyası ve çevre gibi iş alanları ile devam ederek sonunda iş dünyasının uluslararası boyutu ve iş davranışında İnternet gibi iş dünyası faaliyetleri ile ilgilendi. Uluslararası boyut çokuluslu veya uluslaraşırı şirketlerin hareketleri, çocuk işçiliği, hem iş hem de çevre olarak az gelişmiş ülkelerin sömürülmesi, rüşvet ve yozlaşmış ortamda çalışmayı içerdi. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin yok olmasıyla kapitalizm baskın ekonomik sistem olarak ortaya çıktı ve kapitalizme geçiş döneminin başında olan ülkelerde etiğin oynadığı rolün önemi arttı.
Felsefi yaklaşım kural koyucu idi ve özel mülkiyetin ahlaki olarak haklılığını, hükümetin uygun rolünün ve iş dünyasının hükümetçe düzenlenmesini, ve iş uygulamalarının ahlaklılığı hakkında eleştirisel yaklaştı. İş hayatında-etik yaklaşımı çoğunlukla toplumun dikkatini çeken skandallar ve kötü niyetli kullanımla ilgilenirken, iş etiğindekiler bazen mevcut yapıların ve uygulamaların ahlaki haklılığını açıkça belirterek bazen de ahlaki bakış açısı ile onları eleştirip değişiklik talep ederek kapitalizmin yapısını ve iş dünyasının yapısını incelediler. İş etiğinin tanımlayıcı kolu sosyal bilimlerde eğitim görenlerle işletme fakültelerinde çalışanlarca geliştirildi. Bu dal ilk önce 1960larda gelişen iş hayatındaki sosyal konulardan ortaya çıktı ve ilk aşamada iş etiği başlığı altında yer almadı. İş hayatındaki sosyal konularla veya yönetimdeki sosyal konularla iş etiği ilişkisi tartışmalı bir konudur.
Sosyal-konular taraftarları iş etiğini kendi alanların parçası olduğunu iddia ederken felsefi iş etikçiler sosyal konuları alanlarının gözlemsel parçası olduğunu iddia eder. Bu tartışmanın tarihsel kökü vardır. Felsefeciler 1970 ve 80lerde ortaya çıkarak iş hayatının sosyal konularında olanların bir şekilde kendi alanları olarak gördükleri alana izinsiz olarak girdiler. Gerginlik bugün dahi devam etmektedir. İş etiğinin kurumsal sosyal sorumluluğu mu içerdiği ya da kurumsal sosyal sorumluluğun iş etiğini mi içerdiği iç tartışma konusuydu. Tartışmayı inceleyen birisi her iki dalın iş hayatındaki uygulamalara bakarken ve incelerken akademik iş etiğinin felsefi dalının iş etiğinin kural koyucu yönlerine önem verdiğini ve sosyal bilimler dalının ise iş etiğinin tanımlayıcı yönlerine önem verdiklerini görür. Sosyal bilimciler farklı uygulamaların farklı etkilerini incelerken farklı toplumlarda iş uygulamalarına gösterilen farklı yaklaşımları da incelediler8. Yönetimde sosyal konular etiği bir parça olarak dahil eder – fakat iş etiği sosyal konulardan çok daha fazlasını içerir; hatta çoğu sosyal konu ahlaki bakış açısı ile bakılabilirken bile tüm sosyal konular etik konular değildir; ve iş hayatının ekonomik, hukuki ve sosyal yönleri ahlaki olarak değerlendirilebilinir.