Yolsuzluğa Karşı Hukuk
G20 2015 bünyesinde oluşturulacak B20’nin temel konularından biri hiç kuşkusuz Yolsuzlukla Mücadele olacak.
2010 Kore Zirvesi’nden bu yana faaliyette olan Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu’nun (YMÇG) tavsiyeleri de, hem kamunun hem de özel sektörün gelişimine sekte vuran yolsuzluğun silinmesi ve ülkelerarası hukuksal yeknesaklığın sağlanmasında önemli vurgular içeriyor.
Uluslararası alanda ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi için dünya çapındaki en önemli organizasyon olan G20’nin 2015 yılı başkanlığını, bildiğiniz gibi Türkiye üslenmiş durumda. Dolayısıyla G20’ye iş dünyasının talep ve tavsiyelerini iletme görevi, ağırlıklı olarak Türk iş insanlarından oluşturulacak B20’nin sırtında olacak. G20’den bağımsız bir platform olan B20, bünyesinde finans, insan sermayesi, altyapı ve yatırım ve ticaret konularına odaklanan, bu alanda çalışan “Görev Güçleri” bulunduruyor. B20, 2010 Kore Zirvesi’nden bu yana bünyesinde bir Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu (YMÇG) da örgütlemiş bulunuyor çünkü yolsuzlukla mücadeleyi gündeminin önemli kalemlerinden biri olarak kabul ediyor. Zira YMÇG’nin 2014 raporunda da belirttiği üzere, yolsuzluk, herhangi bir ülkede iş yapmanın maliyetini yükseltiyor, sınırlararası yatırımı azaltıyor, kamu kaynaklarının kullanımında israfa yol açıyor, düşük gelirli bireylerin kamu hizmetlerine ulaşımını engelliyor. Yine aynı şekilde yolsuzluğu sürmesi, hukukun üstünlüğü prensibini de derinden sarsıyor ve dolayısıyla kamusal güveni zayıflatıyor. Bu kapsamda özellikle KOBİ’lerin ve yükselen ekonomilerin de çıkarlarını tavsiye mekanizmalarında göz önünde bulundurmayı hedefleyen B20 Türkiye’nin gündeminde yolsuzlukla mücadelenin önemli bir yer kaplaması sürpriz sayılmamalı.
Kanunların Yeknesaklaştırılması Lazım
YMÇG genel olarak raporlarında ortaklaşa eylem, kamu ihaleleri ve yolsuzlukla mücadele, konularını inceleyen bir birim. Bu kapsamda YMÇG 2014, şimdiden üç adet genel tavsiyede ve B20 bünyesindeki Görev Güçlerine özel tavsiyelerde bulundu. YMÇG’nin genel tavsiyeleri arasında (i) ülkelerin yolsuzlukla mücadele kanunlarını yeknesaklaştırması ve şirketlerin yolsuzlukla mücadelede sorumluluk almalarının teşvik edilmesi ve (ii) yolsuzlukla mücadele kanunlarının istikrarlı uygulanması yeralıyor. Mevzuatın yeknesaklaştırılması konusunda, birden çok ülkede faaliyet gösteren şirketlerin özellikle uyum programları konusunda farklı hukuk sistemlerinde farklı yaklaşımlar ile karşılaştıkları belirtilen hususlar arasında. Aynı doğrultuda, şirketlerin mevzuatla uyumunu teşvik edici ve kanun koyucular ile şirketlerin menfaatlerinin buluşturulabileceği düzenlemelerin gerçekleştirilebileceğinden söz edildi.
Kendini ihbar konusunun da benzer şekilde, yine farklı hukuk sistemlerinde uygulamasının yeknesaklaştırılması istenen konulardan biri olduğunun altını çizelim. Bu kapsamda, yolsuzlukla mücadele uyum programları ve kendini ihbar etme konularında kanunların uyumlu hale getirilmesi için bir görev gücünün ülkelerdeki mevzuat farklarını belirlemesi ve uygulamaların uyumlu hale getirilmesi konusunu değerlendirmesi tavsiye edilmiş durumda.
Yolsuzlukla mücadele kanunlarının istikrarlı uygulanması kapsamında ise, halihazırda ülkelerde Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi (BMYMS) ile OECD Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmeleri’nden (OECD Sözleşmesi) kaynaklanan kanunların bulunduğu ancak bunların uygulanmasında bir istikrar olmadığının altı çizildi. YMÇG, bu istikrarsızlığın önüne geçmek amacıyla ombudsman veya yolsuzlukla mücadele alanında bir kamu kuruluşu olabilecek Yüksek Raporlama Mercileri’nin (High Level Reporting Mechanism) kurulmasını önerisini de iletti.
Yaptırım ve Teşvikler Gerekli
YMÇG yine aynı şekilde, Ticaret Görev Gücü’ne (Trade Taskforce) (i) sınırlarda yolsuzlukla savaşılması amacıyla gümrük süreçlerini şeffaflaştıran hükümler içeren ticareti kolaylaştırıcı anlaşmalar yapmalarını ve (ii) müzakereler esnasında tarafların sözleşmelere yolsuzlukla mücadele maddeleri eklemelerini ve BMYMS ve OECD Sözleşmesi’ne uygun davranmaları yolu ile yolsuzluk sorununun da tartışılmasını tavsiye etti. İnsan Sermayesi Görev Gücü’ne (“Human Capital Taskforce”) verilen tavsiyeler kapsamında ise YMÇG, yolsuzlukla mücadelenin aslında yolsuzluğun hem arz hem de talep kanatlarında bir kültür ve davranış değiştirme mücadelesi olduğunu kabul ediyor. Bu kapsamda, kamu sektöründe ve özel sektördeki kurumlarda yolsuzlukla mücadele alanında eğitimler verilmesi ve uyum programlarının yürürlüğe konması gerekiyor. YMÇG’nin bir başka tavsiye kararı da, devletlerin yolsuzlukla mücadele mevzuatlarını uyumlu hale getirerek; örneğin yolsuzlukla mücadele uyum programlarının hukuk sisteminde cezalardan indirim veya muafiyet konularında benzer düzenlemeler getirerek, şirketlerde yolsuzlukla mücadele uyum programları uygulanmasını teşvik etmeleri yönünde.
Altyapı ve Yatırım Görev Gücü’ne (Infrastructure and Investment Taskforce) verilen tavsiyeler ise üç başlıkta özetlenebilir: (i) Yabancı yatırımın çekilmesi için kamu ihale sisteminde Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler ve OECD’nin en iyi davranış kurallarının kullanılması. (ii) Yolsuzlukla mücadele uyum programı olan sorumlu şirketlere kamu ihalelerinde puan vererek bu şirketlerin teşvik edilmesi ve (iii) Yabancı yatırım çekebilmek amacıyla yolsuzluğun en aza indirilmesi. Büyümenin Finanse Edilmesi Görev Gücü’ne (Financing Growth Taskforce) ise (i) Yararlanma hakkı sahiplerine (beneficial ownership) ilişkin şeffaflığın sağlanması konusunda düzenlemelerin getirilmesi ile (ii) Altyapının finanse edilmesi için eşit pazar şartlarının yaratılması tavsiyeleri verildi.
Özel Sektör ve Kamu Kol Kola
Yukarıda açıklanan B20 2014 tavsiyeleri, aslında temel olarak, yolsuzlukla mücadele için özel sektör ile kamu sektörü çabalarının kol kola yürütülmesini öngörüyor. Bu kapsamda ülkelerin yolsuzlukla mücadele kanun ve uygulamalarını BMYMS ve OECD Sözleşmesi doğrultusunda özellikle yolsuzlukla mücadele uyum programları ve kendini ihbar mekanizmaları kapsamında uyumlu hale getirmeleri, kamu ihalesi süreçlerinde yolsuzlukla mücadele programı olan şirketlere daha olumlu yaklaşılması kamu sektörünün atabileceği en önemli adımlar olarak kabul edilebilir. Aynı şekilde özel sektörün de bünyesinde yolsuzlukla mücadele uyum programları geliştirmesi ve kamu sektörü ile ortaklaşa eylemlere katılmaları gerekiyor. Yolsuzlukla mücadele kapsamında eğitimler vermek suretiyle insan sermayesi yaratılması konusunda ise görev, hem kamu sektörüne hem de özel sektöre düşüyor. Bu doğrultuda en nihayetinde yolsuzlukla mücadelenin, bir kültür ve davranış değiştirme mücadelesi olduğu kabul ediliyor.
B20 Türkiye Yürütme Kurulu’nun yakın zamanda basına yansıyan 2015 odak noktaları arasında, KOBİ’lerin ve G20 üyesi olmasa dahi yükselen ekonomilerin de (developing economies) kapsanması bulunuyor. Bu kapsamda, özellikle inovasyon ve adil rekabeti engelleyerek serbest piyasa dinamiklerini bozmak ve bu suretle de KOBİ ve yükselen ekonomi ülkelerinin pazara nüfuz etmesini engelleyen yolsuzluk kavramı ile mücadelenin, B20 Türkiye gündeminde önemli bir başlık olacağını ve daha önceki B20’lerin yolsuzlukla mücadele konusundaki tavsiyeleri ile devamlılığının sağlanacağını düşünmek için elimizde bir hayli veri mevcut.
Av. Gönenç Gürkaynak