İşte-etik burgusunun ikinci dalının, yani dini olan, uzun bir tarihi vardır ve benzer şekilde yaygınlaşmış ve işte etik hakkında genel düşünceyi etkilemiştir. Çoğu iş adamı dini ahlaki değerlerince yön verilmiş iş hayatlarını yaşarlar. İş uygulamalarından etkilenenlerin çoğu da aynı ışık altında bu uygulamaları incelerler. Amerikan ekonomik kültüründe en etkin dini etkenler Musevilik ve Hıristiyanlıktır. İslam, Budist, Hindu ve Konfiçyan gibi diğer dinler yaygın oldukları ülkelerdeki iş etiği üzerinde etkilidirler3. Musevi-Hıristiyan geleneğinde iş hayatında etik kaynakları, özellikle çalmamak, yalancı şahitlik yapmamak ve yalan söylememek en azından On Emir’e (Exodus,20:1-17; Deuteronomy, 5:7-21). kadar geri gider. Orta Çağlarda Kilise uzun zamandan beri aşırı yüksek faiz ile borç vermeyi ve para üzerinden para kazanmayı yasaklamış olsa da zaman içerisinde konumu tüm faiz ödemelerini yasaklamaktan yalnızca fazla faizi yasaklamaya kaymıştır4. Hıristiyanlık her zaman iş hayatına ve zenginliğe karşı çelişkili fikirlere sahip olmuştur. Hz. İsa’nın zengin adama “bir devenin iğne deliğinden geçmesinin zengin bir adamın Tanrı’nın krallığına girmesinden daha kolaydır” (Matthew, 19:23-24, Mark, 10:24-25 ve Luke, 18:24-25) şeklinde verdiği cevap bu çelişkiyi içerir.
Kilisenin fakir için kaygı duyma ve ihtiyaç duyanlar için hayır işi yapma geleneğine uzun bir süre sahip olsa da mesela köleliğe karşı sesini yükseltmemiştir. Hatta Aziz Paul kölelere sahiplerine itaat etmelerini söylemiştir (Colossians, 3:22). Kilise ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru Papa XIII. Leo’nun (1891) adil bir ücret için kuralları düzenlediği Rerum Novarum papalık yönergesini yayınlamasıyla sosyal adalet programı geliştirmiştir. Sonraki Papalar işçinin savunmasını içeren Katolik sosyal düşünceyi geliştirmişlerdir. Laborem exercens (1981) ve Centesimus annus (1991) papalık yönergeleriyle Papa II. John Paul hem sosyalizmi hem de kapitalizmi ahlaki olarak değerlendirip ahlaki olarak eleştirmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarına dikkat çekmiştir. “Fakir için tercih edilir seçenek” in temellerini belirtmiştir. Birleşik Devletler Katolik Rahipleri ekonomi hakkında (Economic Justice for All) bir mektup yazmış olsalar da, iş hayatını ve genel halk üzerinde etkisi önemli olmamıştır. Protestan geleneğinde Kalvinizm çok çalışmanın bir çağrı ve başarı elde etme yöntemi olduğunu, ekonomik başarının kişinin önceden belirlenmiş kurtuluşunun bir işareti olduğunu belirten doktrin olarak Protestan (veya Puritan) iş etiğini geliştirmiştir. O gelenek başarıya giden yolun çok çalışmaktan geçtiğine inanan Amerikan düşüncesi ile iyi kaynaşmıştır.
Rüşvet skandalları, iç bilgiye dayalı borsa işlemleri, yanıltıcı reklamcılık ve benzerleri genel olarak iş hayatında uygunsuz davranış olarak ve kamuoyunun iş etiği ile ilişkilendirdiği –veya daha belirgin olarak kurumların etik davranmadaki başarısızlıkları olarak belirir.